Sene 2016 Mayıs ortaları. Güzel, güneşli ve sıcak bir Pazar günü. Sabah erkenden kalkıp ailecek Lara Plajı’na gittik. Şu biraz soğuktu, ama bir süre içinde kalınca alışılacak kadar söğüt. Öyle Kuzey Buz Denizi gibi değil yani. Çocuklarla, eşimle birlikte yüzdük, şnorkelle balıkları izledik. Öyle çok fazla balık türü yok Lara sahilinde. Minanur, mırmır, bazen bir kefal sürüsü ve adını bilmediğim bir iki tür daha. Bir Maldivler değil yani. Yine de suyun altını izleyebilmek beni heyecanlandırıyor. Nedendir bilmem ama tüple dalmak ise bana hiç cazip gelmedi. Bir çok arkadaşım tavsiye etti. Ben ilgilenmedim. Denizde hem üşüyüp, hem de aynı balıkları görmekten sıkılınca, sahilde kum ile oynadık bir süre. Barajlar yaptık, kumdan kaplumbağa heykeli yaptık. Sizin anlayacağınız şahane bir Pazar günüydü. Öğle sıcağı bastırınca, açlıkta midemizde sinyaller vermeye başlayınca güneş şemsiyemizi, şnorkelleri ve diğer öte berileri toplayıp dönüş yoluna koyulduk.
Eve ulaşmadan önceki son trafik ışığında beklerken gözüme hayatımı değiştirecek bir bilboard ilanı ilişti.
Halk triatlonu 50/100 metre yüzme – 2,5 /5 km bisiklet – 400/800 metre koşu.
15 Mayıs Pazar Konyaaltı Beachpark saat 15.00
Kırmızı ışık da amma uzun sürmüş. Bunların hepsini ezberliyebilecek kadar çok okuyabilmişim.
Saate baktım 13.10 yetişebilirim belki ama. Kayıt vs varsa, sağlık raporu isterlerse, bisikleti arabada nasıl taşırım? Sığar mı? Öte yandan bugün şimdiye kadar ailecek çok eğlenmiştik, ama çocuklar yorulmuştu, karnımız açtı, şimdi onları tekrar yollara düşürüp, Antalya’nın doğusundan batısına götüremezdim. Sonuç olarak o gün o yarışmaya katılamadım. Bilboardu çok geç görmüştüm.
Bu yıl kaçırmış
olabilirim, ama gelecek yıl mutlaka katılacağım diye kendi kendime söz verdim.
"Triatlon" bu sözcüğü daha önceden bir kaç kez uzaktan kulak misafiri modunda
duymuştum. Ancak tam olarak prosedür nasıl işliyor? Hangi mesafelerde
yarışılıyor? Hiç bir fikrim yoktu. Önceki yazılarımda da söz ettiğim gibi;
günümüzde bilgiye ulaşmak çok kolay. Bilgisayarımın arama motoruna triathlon
yazıp enter tuşuna bastım. Anında milyonlarca sonuç.
Türkiye TriatlonFederasyonu’nun web sayfasını tıkladım. Federasyonun Logosu bilboarddaki logo
ile aynıydı. Demekki bu yarışmayı TTF düzenliyormuş. Harika bir ipucu buldum
işte!
Daha sonra sık sık bu web sayfasını ziyaret ettim. Triatlon ile ilgili başka web sayfalarını da inceledim. Yarış prosedürünü, mesafelerini öğrendim. Ama kendimi öyle 750metre/ 1500 metre yüzecek, 20 km / 40 km bisiklete binecek ve 5 km/ 10 km koşacak kadar da sportif hissetmiyordum. Adım adım gitmek bana daha akıllıca göründü. Federasyonun web sayfasını sürekli kontrol ederek yarış takviminin yayınlanmasını bekledim.İşe yine bisikletle gidip geliyordum. Koşuya ya da yüzmeye başlayamadım. Tarih belli olsun hazırlanırım diye düşünüyordum. Sonuçta 800 metreyi her türlü koşar, 100 metre de yüzebilirim, bisiklete gelince elimdeki bisikletle 5 km gitmek beni yormaz. Ancak triathlon ile ilgili daha fazla bilgi edindikçe anladım ki, benim bisikletim tamamen yetersiz kalmakta, bana gerçek bir yol bisikleti gerekmekteydi.Yol bisikletleri diğerlerinden daha pahalı ve kullanım açısından seçilen modele göre çok fazla detaylar içeriyordu. Her kullanan kişinin anatomisine özel ayrıntılar mevcuttu. Bu aşamada yeni bir yol bisikleti almak, bana pek akıllıca görünmedi.
Neyse ki yarış takvimi açıklandı ve Antalya ‘da 13-14 Mayıs tarihlerinde Halk Aquatlonu yapılacağı belli oldu. Aquatlon Yüzme ve koşudan oluştuğuna göre bisiklet için acele etmeme gerek de yoktu. İyi o zaman dedim, yüzerim ve koşarım.
Şubat ortalarındahafif koşu antrenmalarına başladım. Bilinçaltıma yerleşmiş bir uyarıyla bilbordları da sık sık kontrol etmeye başladım. Bir de ne göreyim 5 Mart’ta Runatolia varmış. Koşu mesafelerine baktım. 10 km, Yarı Maraton. Maraton. Bu yıl imkansız dedim kendi kendime daha 2- 3 kilometre koşunca pilim bitiyor. Ama bir gün önce halk koşusu var o 4 km . Bak buna katılabilirim. Katıldım da. Aslanlar gibi 4 km koştum. Katılım da bayağı yüksekti en beşyüz kişi vardı, belki de daha fazla. Bir bitirme sertifikası aldım. Ama ne kaçıncı olduğum, ne nekadar sürede koştuğum hakkında ne benim ne de organizasyonun haberi vardı. Sonuçta halk koşusuydu ve ölçüm yapılmamıştı. Sıralama ve derece olmayınca biraz hayal kırıklığına uğradım. Runatolia da ölçüm yapılıyordu. Gelecek yıl Runatolia da 10 km koşmak için hazırlanmaya ve o yarışa katılmaya kendi kendime söz verdim. Gerçekten de 2018 yılında ve sonraki yıllarda Runatolia da koştum. Bunları başka bir yazıda anlatırım.
Ben bisiklete devam ettiğim gibi hafta da bir iki gün hafta sonları koştum. Böylece Mayıs ayına ulaştım. Heyecanım günden güne artıyordu. Bir aksilik yaşamamak için Federasyona telefon ettim. İşleyişi öğrendim. Ama sık sık farklı bir aksiliğe kafam takılıyor yine telefon edip soruyordum. Federasyon çalışanları gerçekten sabırlı insanlar, her sorumu cevapladılar. Şimdi dönüp geriye bakınca ne kadar gereksiz panik yaptığımı anlıyorum. Ama bir yıl bekleyip de herhangi bir aksilik sonucu yarışa katılamamak istemiyordum.
Yarış günü geldi çattı. 100 metre yüzme ve 1250 metre koşu. Vakıtlice gidip kaydımı yaptırdım. Yarış öncesi ısınma mı da yaptım. Acaba kaç kişi katılacak diye merak ediyordum. Kaç kişi vardı biliyor musunuz? Sadece 10 kişi. Yanlış okumadınız 10. Koskoca Antalya’dan yazıyla on kişi katıldı o yarışa. Herneyse yüzdüm, yüzerken yanımdaki birini geçmek için nefes almadan birkaç kulaç fazla atınca, nabzım yükseldi bir miktar, ama denizden çıkıp ayakkabılarımı giyerken nabzımı düzene soktum tekrar. 1250 metreyi de koştum. Biraz zorlandım, ama bitirdim. Hatta bugüne kadar hayatımın kürsüye çıkarak aldığım ilk ve son madalyasıydı. İkinci olmuştum. Sonrasında katıldığım yarışların hepsini bitirdim ve bitirme madalyası aldım ama kürsüye hiç çıkamadım. Çok da önemli değil, çünkü o gün zorlanarak yüzdüğüm, koştuğum mesafeler şimdi benim için antrenman bile değil.
Madalya töreni sabah yapılan gerçek aquatlon yarışının derece yapanlarına ödüllerinin verilmesiyle başladı. Her yaştan triatletler sabah yarışmışlar benim yaptığım mesafelerin en az beş on katını yapmışlar, Cıvıl cıvıl neşeli insanlar. Kendime bir söz daha verdim. Gelecek yıl gerçek triatlona katılacaktım. Sözümü de tuttum. Bir sonraki yazıda anlatacağım.